son
Dillerarası
düzenleSembol
düzenleson
- (ISO 639) Songhay dilleri için ISO 639-2 ve ISO 639-5 standartlarında tespit edilen uluslararası dil kodu.
Ek okumalar
düzenle- İngilizce Vikipedi'de son
Türkçe
düzenleKöken
düzenleSöyleniş
düzenleAd
düzenleson (belirtme hâli sonu, çoğulu sonlar)
Çekimleme
düzenleson adının çekimi
Deyimler
düzenleÇeviriler
düzenlearkadan gelen
|
Ön ad
düzenleson (karşılaştırma daha son, üstünlük en son)
- artık ondan ötesi veya başkası olmayan
- zıt anlamlısı: ilk
- Son atlıkarıncayı Kadırga meydanında birkaç yıl evvel görmüştüm. — H. A. Yücel
- en arkada bulunan
- Son vagon.
- olanca
- Son kuvvetiyle: "Yâ Ali!" diye bağırdı. — M. Ş. Esendal
- şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan
Çeviriler
düzenlebiten
|
Kaynakça
düzenle- Türk Dil Kurumuna göre "son" maddesi
Atasözleri
düzenleAzerice
düzenleFransızca
düzenleGagavuzca
düzenleİngilizce
düzenleFarklı yazılışlar
düzenleSöyleniş
düzenleKöken 1
düzenle- Orta İngilizce sonn sözcüğünden devralındı, sone, sun, sune, o da Eski İngilizce sunu (“son”) sözcüğünden devralındı, o da Ana Cermence *sunuz sözcüğünden devralındı, o da Ana Hint-Avrupa dili *suHnús sözcüğünden devralındı, o da Ana Hint-Avrupa dili *sewH- (“doğurmak; hamile olmak”) sözcüğünden.
Ad
düzenleson (çoğulu sons)
- bir yaşlıya ya da otorite olan şahsa çok yakın olduğundan oğul addedilebilecek kimse
- dış tesirlerle bir hareketin parçası olmuş kimse
- He was a son of the mafia system. — Mafya sisteminin evladıydı.
- evlat edinilmiş erkek
- (aile, primatlar)
oğul
- zıt anlamlılar: father, mother, parent
- Before the birth of the man's child, he said: "I want a son, not a daughter." — Adam, çocuğu doğmadan önce "Kız değil, oğul istiyorum." dedi.
- The pharaohs were believed to be sons of the Sun. — Firavunların Güneş'in oğulları olduğuna inanılıyordu.
- (bilişim) bir dosyanın bir önceki sürümünden (father) türemiş son sürümü.
Üst kavramlar
düzenleTüretilmiş kavramlar
düzenleKöken 2
düzenle- Orta İngilizce sonen sözcüğünden devralındı, sunen, o da üstteki isim.
Eylem
düzenleson (üçüncü tekil kişi geniş zaman sons, şimdiki zaman soning, geçmiş zaman ve yakın geçmiş zaman soned)
- (geçişli) bir oğlu üretmek (yani doğurmak, hamile bırakmak)
- Noel Polk, 1997 Outside the Southern Myth
- "I sonned a father who would not be sonned, …" – Ben oğul olmayacak bir babaya oğul oldum, …
- Noel Polk, 1997 Outside the Southern Myth
- (geçişli) birine "oğul" diye hitap etmek.
- Jerry Flesher, 2005 Tomorrow I'll Miss You
- "“Don't 'son' me.” “I'm old enough to be your father,” he said with a dismissive wave of his hand." – “Bana 'oğlum deme.” Umursamaz bir el hareketiyle “Baban olacak yaştayım” dedi.
- Stuart A. McKeever, 2014 Becoming Joey Fizz
- "“Son—now's not the time, please.” “It's the perfect time—it's the best time fucking time I ever had. There's not gonna be another time, so don't son me, you bastard. …”" – “Oğlum, şimdi zamanı değil, lütfen.” “Bu mükemmel bir zaman; bu şimdiye kadar geçirdiğim en iyi zaman. Başka bir zaman olmayacak, o yüzden bana oğlum deme, seni piç. …”
- Jerry Flesher, 2005 Tomorrow I'll Miss You
Köken 3
düzenle- İspanyolca son (“ses”) sözcüğünden.
Ad
düzenleson (sayılamayan)
- (müzik türü) Son cubano, Afrika ve İspanyol elementleri birleştiren ve Kuba'da 19. asrın sonların ortaya çıkan bir müzik ve dans türü
- Bloomsbury, 2017 Havana: A Subtropical Delirium
- "When son' first emerged in the streets of Havana, in the early twentieth century, it was shut down by the police, as were most forms of African culture. Son groups, conjuntos, caught playing on the street, as was the tradition, had their instruments confiscated." – Son, yirminci asrın başlarında Havana sokaklarında ilk ortaya çıktığında, Afrika kültürünün çoğu şekli gibi polis tarafından yasaklandı. Sokakta an'ane icabı çalarken yakalanan son gruplarının, yani conjuntoların enstrümanlarına el konuldu.
- Bloomsbury, 2017 Havana: A Subtropical Delirium
Ek okumalar
düzenle- İngilizce Vikipedi'de son
- İngilizce Vikipedi'de son cubano