before
Görünüm
İngilizce
[düzenle]Köken
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]Belirteç
[düzenle]before
- daha önce
- I've never done this before. — Bunu daha önce hiç yapmadım.
- eş anlamlısı: previously
- zıt anlamlısı: after
Edat
[düzenle]before
- (bir şeyden, belirli bir tarihten v.s.) önce, önceki
- I want this done before Monday. — Bunun Pazartesinden önce yapılmasını istiyorum.
- önde
- He stood before me. — Önümde durdu.
- (Kanun, hakim, birinin vs.) önünde
- The case laid before' the panel aroused nothing but ridicule. — Panelin önüne konulan dava, alaydan başka bir şey uyandırmadı.
Eş anlamlılar
[düzenle]Zıt anlamlılar
[düzenle]Türetilmiş kavramlar
[düzenle]- (bir şeyden, belirli bir tarihten v.s. önce): before Christ, before the mast, beforehand